27 Temmuz 2013 Cumartesi

Bir 25 Temmuz Yazısı

Yazarınız 25 Temmuz'da dünyaya geldi. Bu nedenle bugüne özel bir hissiyat yazısı yazmasam olmazdı. 25 Temmuz 1983'ten 25 Temmuz 2013'e tam 30 yıl oldu. Ben artık 30 yaşındayım. Garip bir his ancak kesinlikle kötü diyemem:) 3'lü sayıları telaffuz etme problem yaşayabilirim sadece o kadar. 30 yaş için hayalim tüm sevdiklerimin olduğu, ailemin- arkadaşlarımın- geçmişimin- biraz da geleceğimin olduğu bir doğumgünü kutlaması yapmaktı. Ancak olaylar çok hızlı gelişti ve Temmuz mu Ağustos mu derken kendimi Viyana'da buldum biliyorsunuz...Bir şekilde geçen Temmuz ayı içerisinde beni en çok endişelendiren gün 25 Temmuz'du çünkü her zaman birşeylere olması gerektiğinden fazla anlam yükleyen bir insan oldum ben. Buna kendi doğumgünüm de dahil. Sabah uyandım, kısa bir yürüyüş yaptım, duş aldım, hazırlandım, ofise gitmek için yola koyuldum. Son dönemde edindiğim çikolatalı kruvasan ile kahvaltı alışkanlığından pişmanlık duyarak ama bir yandan da "aman canım bugün doğumgünüm, bugün yemeyeceğim de ne zaman yiyeceğim" diyerek Der Mann adlı fırından kuruvasanımı aldım ve 08.30'da ofisteydim. Kahvemi yaptım ve masamın başına geçtim. İlk sürprizim yan masamda oturan Thomas'tan geldi:) bana kendi üretimi olan şaraplardan bir şişe getirmiş:))) yüzümde kocaman bir gülümseme ile hediyemi kabul ettim ve keyifle kruvasan ve kahvemi hüpletmeye başladım. Kahvaltımın ortalarında başka biri gelip hadi beraber kahve içelim dedi. Hemen saati kontrol ettim 09.15. Bir yandan içmesem daha iyi olur diye düşünürken diğer yandan ama bugün doğumgünün sesini duydum tabii yine :) ve seçimimi kahve içmekten yana kullandım. Koridor boyunca ofisin mutfağına doğru yürürken alakasız sorulara cevap vermeye çalışıyor bir yandan da bu sohbet nereye gidiyor acaba diye düşünüyordum tabii:) sonra neden gereksiz bir sohbet içerisinde olduğumuzu anladım...Mutfak masasının üzerinde aşağıda göreceğiniz şekilde benim için hazırlanmış bir kahvaltı konsepti vardı...Çok çok çok şaşırdım:) çok çok çok mutlu oldum. Utanmasam neredeyse ağlayacaktım:)))Yediğim kruvasanın üzerine yarım kruvasan daha ve bir de bol kremalı bir çörek yedim. Bir yandan mide bulantısı çekerken diğer yandan bu inceliğe karşı kabalık etmeyeyim çabasındaydım. Bir kez daha anladım hayatı akışına bırakmak ve olanı olduğu gibi kabullenmek kavramlarının önemli olduğunu. Evet, büyük katılımlı bir partim olmadı ama yerine şahane bir sabah kahvaltısı kazandım! Öğlene doğru farklı iki ofis arkadaşımın aldığı pastada mum bile üfledim:) Hediyelerimi toplayıp evimin yolunu tuttum çünkü en güzel hediye oradaydı. Doğumgünümü yalnız geçireceğimi ve bünyemin bunu kaldıramayacağını düşünen annem yollara düşüp Viyana'ya attı kendini:) en büyük doğumgünü sürprizi kendisiydi...Beraber şahane bir yemek yedik ve küçük bir şehir turu yaptık. Tabii o da eli boş gelmemiş hehehe:))) hediye almayı seviyorum!!! Bir kez daha ne kadar şanslı bir insan olduğumu düşündüm ve şükrettim. Şükrettim çünkü şahane bir ailem var. Bu aileyi şekillendiren on numara bir annem var. Ağlarım güldürür, kızarım sakinleştirir, zaman zaman dar bakış açılarında kaybolurum mahsur kaldığım yerden çıkarır, en iyi dosttur, sırdaştır, arkadaştır, candır... Şahane arkadaşlarım var. Ararlar-sorarlar- ince eler sık dokurlar, dalgalı ruh halimi stabil tutarlar, öğle rakılarında dert masalarında- eğlence masalarında- günlük konularımda- ömürlük konularımda en candan dinleyiciler ve en şahane anlatıcılardır, ufkumu genişletir hayatıma renk katarlar...Hayatımın son dönemine anlam katan büyüklerim var...onlara akıl danışmak, hikayelerini dinlemek, kendi hikayemi yazışıma ışık tutma çabalarını görmek beni sürekli heyecanlı tutar...Tabii bir de hayatıma girip sonra yokolan insanlar var...hayalkırıklığını kendilerinden öğrendiğim, sayelerinde daha güçlü oldum dediğim, hepsi şimdi değerlendirdiğimde kalben iyi olan ama kafa olarak- ruh olarak benden uzak olan insanlar...Dost sohbetlerinde sık sık dile getirdiğim gibi ben dostlarıma yatırım yaptım. Düştüm kaldırdılar, korktum cesaretlendirdiler, sevindim sevindiler, üzüldüm başımı omuzlarına koymama izin verdiler...Yani ne diyorum biliyor musunuz? Bu insanlar şu anda olduğum insan olmamı sağladılar...30. yaşgünüm kendi özdeğerlendirmem ile bitti...Oturdum yukarıdaki satırları kaleme aldım. Sanki hafifledim. Bolca teşekkür ettim, bolca şükrettim...Daha uzun yıllar aynı insanlar ile benzer yollarda yürümeyi diledim. "Bakalım önümüzdeki yıl ne ile karşılaşacağım ve nerede olacağım" dedim. Biliyorum herşey daha iyi olacak diyorum ve 30 yaş defterini bir sürelik kapatıyorum...iyi geceler!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder