25 Ağustos 2014 Pazartesi

Bir Fethiye Macerası

Bu yazı bir değişik Fethiye- Yanıklar Köyü deneyimleme yazısıdır. Bir Cumartesi öğleden sonra bu kez iş için değil, arkadaşlarımla değil, tam olarak tatil için değil, bir garip tutku için yola çıktım ben. Amaç sınırlarımı ne kadar zorlayabileceğimi görmekti. Mayıs ayında başladığım muay thai bende çığır açtı çünkü. Hayatının her döneminde aklına gelen tüm kurslara gitme girişiminde bulunmuş bir insan için durum o kadar anormal değil aslında. Ama benim için bile anormal olan, bu tutku için tek başına bir seyahate çıkıyor olmamdı. Yaptım, oldu!:) Günün sabah 6.00’da başladığı bir programdan bahsediyorum burada. Koşu, antreman, duş, kahvaltı, uyuklama:), kahve zamanı, öğle yemeği, deniz, antreman, duş, akşam yemeği...araya karışan tekne turları, Fethiye- Ölüdeniz turları, az biraz eğlence, bol sohbet, yepyeni insanlar tanıma, bir kısmı ile bundan sonraki zaman diliminde aynı yolda yolcu olacağınızı bilme, bir kısmını ancak bir durakta 5 dakika göreceğinizden emin olma, bir kısmını hayatta öğretmen olarak seçebileceğinizi düşünme, bir kısmına bir rakı masasında hayatınızı açabileceğinizi anlama, bir kısmının çok farklı olduğunu bilme/hissetme ve bundan ölesiye korkma- hayatını anlatma isteği duyma ama bir yandan da paylaşımlar arttıkça gelecek olanlardan endişelenip kaçma ve bu nedenle susma şeklinde bir deneyim yaşadım. Ne olursa olsun yaptığım şeyden çok zevk aldım. Çıkarılacak çok ders var. Alın bakalım işinize yarayacak bir kısmı...Bir “ADAMIN” insanları sürükleyebileceğini gördüm ben bu bir haftada. Yaptığı işe aşkla bağlı herkes hala dürüstse, sistemin bir parçası olmamışsa harikalar yaratabilir. Çok kısa bir sürede güveninizi kazanabilir ve siz onunla neresi olursa gidersiniz. Hem de “kız başınıza bile olsa:)” bu bir... İkincisi bahanelerim ile yüzleştim ben. Kültür farklılıkları, başka ülkelerin vatandaşları olma durumu, farklı dinler, mesafe var o nedenle olmuyor- olamıyorlar külliyen yalan. Birşey olmuyorsa yeterince “değer” biçilmediği içindir. Bir Türk ile bir Taylandlının aynı amaçlar için çabaladığı, mutlu, egolardan uzak bir ilişki gördüm ben. Aile kurmak ile gerçekten aile olabilmenin farkını birkez daha gördüm. Bu bir haftada sadece derslerdeki yüzünü gördüğüm ve egodan uzak, sabır abidesi, sakin, inandıklarını işine yansıtan bir adamın kendi doğal yaşantısındaki davranış biçimlerini de gördüm. Sanırım 2014 yılının bana kattığı en önemli şeylerden biri bu muay thai olayı ve Ediz Aydın oldu. Öğrencileri ile ilişkisinin yanında eşi ve çocuğuyla ilişkisini gördüm ben bu adamın. Ahir ömrümüzde peşinden koştuğumuz hedefler mutluluk kaynağı değil aslında. Huzur ve güven varsa ailede, arkadaşlık ilişkilerinde, yalnız kaldığında içinde...işte asıl önemli kısmı o. Bunu gördüm. Ben bir buçuk yaşını bile doldurmamış bir çocuk gördüm. Babasının omzunda, hiç ağlamayan, o omuzda hiçbir yere tutunma ihtiyacı duymayan- babasının kendisini tutacağından sonsuz emin...huzurlu, doğanın içinde sonsuz özgürlüklere sahip bir çocuk...Ben şahane bir baba, şahane bir öğretmen, şahane bir dost gördüm. Ayrıca da Tayland’dan buraya sadece 2 haftadır tanıdığı bir adam için İsviçre biletini yakıp gelen muhteşem bir kadın gördüm- (inandığım aşk modelinin hala olduğunu gördüm, o duygu varsa hiçbir engelin önemi yoktur!)...Kültürel farklılıklarla uğraşan ama pes etmeyen:) anlamaya- öğrenmeye çalışan, güzel, akıllı, on numara bir kadın... on numara bir aile. Öyle işte. Bir de bunların dışında yaşından olgun insanlar, adam olamamış çocuklar gördüm. Zor durumda kalındığında yeni insanların eskilerinden çok daha sağlam durabildiğini, canciğer kuzu sarması görünen ilişkilerin nasıl sahte olabileceğini bile gördüm. Kendi dost kavramıma birkez daha şükrettim:) yatırımı doğru yere yaptım diye sevindim. Fazla hassasiyet gösteren tavrımla herşeyi içselleştirdim- ya sen neden böylesin deme noktasına geldim...arada kaba olma noktasına da geldim ama inanmayacaksınız kendimi kendimce tuttum:) Böyle bir haftaya nokta koydum. Gelelim hisler kısmına...burası karışık...bir ajanda ile yola çıktım, çok kalem oynattım ama istediğim metinleri, yanıtları, aksiyon listelerini oluşturamadım. Bazı posalardan kurtulmaya kafa yordum- oldu ama başka birşeylere takıldım. Hiç beklemediğim birşeye takıldım. Belki başka bir yazının konusu olur belki de unutulur gider, kim bilir... Malum bir süredir bazı hedeflerden uzaklaşmış hissediyordum kendimi, hala da öyle. 2015 için yeniden alıp başını gitme durumlarım vardı- bilen bilir...bunun olması için de benim üstüme düşen bazı görevler vardı ama onları tamamlayamadım- hala yola çıkamıyorum, bir sebebi olmalı ama işaretleri göremiyorum. Bu nedenle de hala bekliyorum. Zamanında birisi bana, bazı kararları alırken kendine sürekli “korkmasaydım ne yapardım?” diye sor demişti. Ne zaman sorsam yanıtlar karşısında şok olup kalıyorum. Anlayacağınız bu seyahatte de bolca soru sordum, yanıt bulamadım...İnsanın kendinden bile sakladığı ne kadar çok şey var...Aman işte öyle. Bu bir hafta boyunca çeşitli gruplarla bolca felsefe yaptım. O nedenle burada bırakıyorum. Doğal ortamdan birkaç fotoğraf da koyuyorum ki yazdıklarım havada kalmasın zihninizde :) Haydi bakalım iyi okumalar...