26 Temmuz 2013 Cuma

Maceradan Maceraya

Anlatacak çok hikaye birikti çünkü bir süredir bir kelime yazmaya fırsatım olmadı. Sebebi çok çılgın misafirlerimin olmasıydı. Merve-Beliz-Cengiz üçlüsü geçen Perşembe geldiler ve bu Salı evlerine döndüler :( Şu hayatta kardeşimden sonra bana ikinci kardeş olan kişidir Merve. Ona sırtınızı yaslarsınız ve bilirsiniz ki arkanız sağlam...tehlike yok, tehdit yok, üçkağıt yok...herşeyini sizinle paylaşacak ve sizi sizden çok düşünen bir insan var orada. Neyse duygusal kısımlara girmeyeceğim. İşte böyle can bir arkadaş ve ailesini kutu gibi evimde ağırladım:) gerçi onların benim için yaptıklarını düşününce ağırladım diyemiyorum pek ya...Neyse. Beliz'in 17 aylık olduğunu göz önünde bulundurarak inanılmaz bir performans sergilediğimizi söylemeliyim. Şehirde gitmediğimiz yer kalmadı. Hatta şehiri bırakın ülke sınırlarını aştık. Geçen haftasonu Bratislava'daydık. Küçük ama güzel bir şehir. Eğlence hayatının güzel olduğu söyleniyor- göreceğiz. Bu ziyaretimiz tarih ve yeme-içme odaklıydı- bir dahaki sefere odak noktamızı değiştireceğiz tabii :))) Burada her dışarı çıktığımda yeni Türkler ile tanıştığımı bir kez daha belirtmek isterim. Son olarak en ünlü turistik alanlardan biri olan Naschmarket'a gittik ve yanyana pekçok küçük restauranttan birinde, bir italyan restaurantında yemek yemeğe karar verdik- daha doğrusu biz öyle sanıyorduk. Kapıda o mu bu mu diye tartışırken yanımıza bir adam geldi ve abi iki dükkanda benim istediğinizde yiyebilirsiniz dedi:))) bir İtalyan ve bir Asya mutfağı ve sahibi bir Türk. Süper kombinasyon. Anladığım bu yemek işinde para var. Yani Türk mutfağından iki yemek kıvırabilsem burada açarım bir yer paraya para demem:) Bunun yanında Merve'nin getirdiği hediyeler acaipti. Bunu da burada yazıyorum ki yeni gelenler bilsin ki beklentilerim yüksek:PPP Barcelona seyahatlerinden alınmış bir kupa ve anahtarlık, Madame Coco'dan alışmış şahane havlu- peştamal- pike üçlüsü, ve Fabrika'dan tam bedenime uygun bir pantolon ve bluz:) yani doğumgünü hediyem... Bu doğumgünü için tüm sevdiklerim ile bir kutlama hayal etmiştim ancak "Siz planlar yaparken Tanrı yukarıdan gülermiş" özlü sözüne bir kez daha hak verdim. Viyana'dayım ve sevdiklerim- arkadaşlarım hepsi başka biryerlerde...İlk yazılarımdan birinde tek başımayım ama yalnız değilim demiştim. Aynen o hissiyat ile yola devam ediyorum. 22. günümü doldurdum. Bu süre zarfında arayan-soran, yardıma ihtiyacın var mı, geleyim mi, ne zaman geleceksin diyen bir sürü dostum vardı. Hepsini seviyorum hayatımı daha renkli ve anlamlı hale getiriyorlar. Bu kısmı çok uzatmayacağım çünkü ayrı bir doğumgünü yazısı eklemeyi planlıyorum. Anlayacağınız son dönemde ilk misafirlerimi ağırladım, tüm şehri arşınladım, acaip yedim-içtim, yemek olayından çok etkilenmedim ancak tatlılar beni gerçekten benden aldı :))) tehlikeli olabileceğini farkettim:), ve tabii en önemlisi işe gittim geldim, projelere entegre oldum, kendime projeler yaratmaya çalıştım...Yurtdışında çalışmaya- yaşamaya alıştım ve ben bu işi kıvırabilir miyim soru işaretinden az da olsa sıyrıldım...durumum budur! Bu arada fotoğraflar sırasıyla Viyana Operası'ndan, çeşitli pastanelerden, turistler mutlaka görsün denen Lunapark'tan:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder