13 Ağustos 2013 Salı

hüzünlüyüz yine efendim...

Herhalde doğal depresyon dönemime geri döndüm...sebebi Viyana'nın Ağustos'ta başlayan yağmurları mı yoksa Viyana'ya kamp kuran sevgili annemin geri dönüşü mü bilemedim...Belki de çevremdeki iyi insanların bazı cephelerde savaşları teker teker kaybediyor olması ya da bundan sonra yakın zamanda yeni ziyaretçimin olmamasıdır... Velhasıl depresif hava etrafımı sarmış durumda işte. Akşam eve gittiğimde kapıyı kimsenin açmayacak olması en can sıkıcı kısım. Şimdi yeniden Viyana'ya taşınıyor gibi hissediyorum kendimi. Bir süredir yazmadım, yazamadım. Ev boş olmayınca odaklanamıyorum ve nereden başlayacağımı bir türlü kestiremiyorum- sanırım bir sebepte buydu. Artık sizi update ettiğim günlere geri dönebiliriz. Son dönemde yaptığım aktivitelerden bahsederek başlayacağım. Bol bol saray gezdim. Schönbrunn ve Belvedere Sarayları tamamdır. Schönnbrunn şahaneydi. Audiophonelarda türkçe anlatımın bile olması beni şok etti. Şahane korunmuş tarih gözlerimi yaşarttı. Bunun dışında gece alemlerine başladım. Viyana'nın göbeğinde Bermuda Triangle denilen bölgede bir hayli takıldım ve bir de Techno Cafe ziyareti yaptım ve Viyana'da genç insanlar ve gece hayatının olduğu kanaatine vardım. Bratislava'ya bu kez konaklamalı gittim. Şahane bir şehir olduğunu söylemeliyim. İnsanlar çok canayakın, "eski şehir" diye geçen kesimde bolca restaurant ve tarz barlar var. Neşeli bir şehir. Kayıpsanız, yardıma ihtiyacınız varsa hiç korkmadan bir Slovak'a danışabilirsiniz. Size yardım etmekten mutluluk duyacaklardır :))) Orada yaşayan bir arkadaşımın olması da tabii hayatımı kolaylaştırdı. Kendisi beni tren istasyonundan aldı, otelime yerleştirdi, yemeğe götürdü, içmeye götürdü ve son aşamada göle yüzmeye bile götürdü :)) daha ne olsun. Bunun yanında bir de buz hokeyi olayına dadandım:)))Eylül'de sezon açılınca bir maça gideceğim ve sanırım bu maçın da Bratislava'da olmasına özen göstereceğim. Aldığım bilgiye göre onların buz hokeyi takımı Viyanadakilerden çok daha iyiymiş. Göreceğiz. Aaaaa bir de çok önemli bir gelişmeyi yazmayı unuttum. Taa İstanbullardan kalkıp Viyana'ya gelen çok sevgili Yaşam Koçum Evrim Kuran ve ailesiyle buluştum:)))) Şahane bir akşam yemeğiydi. Evrim Hanım, eşi, oğlu, kardeşi, aileleri çok kalabalık ve bol neşeli bir grup olarak beni de bir akşam yemeklerine davet ettiler. Son dönemde bu kadar eğlendiğim ve beslendiğim bir grup daha olduğunu hatırlamıyorum. Ben kafası çalışan ama hinlik düşünmeyen, renkli, olumlu, pes etmeyen, bir yanıyla sert, bir yanıyla yumuşacık, karakterli insanları çok ama çok seviyorum. Çevremde hep böyle insanlar olsun istiyorum. Bunun dışında ofisten arkadaşlarım var. Bana kayısı marmelatı getiren, beni evlerine davet eden, akşam yemeğine- gece eğlencesine-dansa - spora gidebileceğim yeni arkadaşlar. Bir salsa gecesine katıldım ve Tango kursuna başlıyorum:) Aktivite yönünden herşey şahane gidiyor diyebilirim. Viyana'da yaşamı beni kültürel olarak beslediği için çok seviyorum. Burada sınırlar yok. Sınır sizsiniz...İnsanlar da ne soğuk ne de kaba...Sadece dil probleminin getirdiği sınırlar var aramızda. İngilizcelerinin iyi olmadığını düşünüyor ve bundan dolayı strese kapılıp diyaloğu kesiyorlar. Açıkçası benim için anlatılanı anladığım sürece sorun yok:) Dil experti değilim neticede... Durumlar işte aynen böyle. Yaptığım renkli aktivitelerin hemen sonrasında yazacağım için yeniden eski renkli günlerimize kavuşacağız diyorum ve sizi sağdan soldan fotoğraflarımla başbaşa bırakıyorum. Okurlarımı sevgiyle selamlıyorum:PPP Yağmurlu Viyana'dan esenlikler:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder