19 Aralık 2013 Perşembe

Christmas durumları...

Geldik Aralık ortasına...Tabii bu durumda bir Christmas yazısı yazmadan, burada neler oluyor anlatmadan olmazdı. Zaman çok hızlı geçiyor. Daha dün Temmuz'du. Delegasyonum yeni başlamıştı, nasıl oldu da bir defteri daha kapama noktasına geldim hiçbirşey anlamadım...Öncelikle onu söyleyeyim...Sonra gördüklerimden, yediklerimden, içtiklerimden anlatmaya başlayayım... Kasım ortasından itibaren şu meşhur Christmasmarktlar heryerdeydi...Karlsplatz, Rathaus, Schönbrunn, Stephansplatz başta olmak üzere arada derede ne kadar yer varsa hepsine gittim. Glühwein ve her çeşit punchı içmek suretiyle zaman zaman şeker komasına girme tehlikesi ile karşı karşıya kaldım ama değdi :) Bu kadar eğlendiğim bir Christmas öncesini hatırlamıyorum. Tüm bunların yanında insanların heyecanını gördüm ve ondan etkilendim. Ben kendi adıma hiçbir zaman şu yeniyıl hediyelerini zamanında almayı başaramadığımı söylemeliyim. Burada ise insanlar Kasım ortasında Christmas hediye alışverişini tamamlamıştı bile...Bu arada ben hala düşünüyorum kime alsam, ne alsam diye :) Herkes evine gitme planlarını yaptı, aileler ile geçirilecek tatil dönemi için hazırlıklara son hız devam. Evde pişen Christmas kurabiyeleri ofiste masaları süslüyor. Christmas partilerine hergün bir yenisi ekleniyor. Durumlar gayet iyi. Heyecan tavanda ve mutluluk seviyesi en yüksekte. Ben şu 6 aylık dönemde burada insanların bu kadar olumlu oldugu bir dönem daha hatırlamıyorum desem yeridir. Neyse konuyu dağıtmayayım gezdim- içtim-yedim olayın özü budur. Bundan sonra Christmas ruhu forever :) Bir de evimdeki değişiklikleri yazayım, bir Christmas köşem var...O köşede miniminicik bir çam ağacım( Hediyedir :) ), bir adet meleğim, Bir adet adventkalenderim, bir adet Valencia'nın bağrından kopup gelmiş(bu da hediyedir) dansçı kızlar biblom:))), bir adet kendime yeniyıl hediyem romanım bulunmakta. Her anlamda hazırım yani Christmas'a- bekliyoruz bakalım hehe Üst köşede Christmas bilgilerimi paylaştığıma göre hemen gittiğim yerleri de sona ekleyerek devam etmek isterim :) Giderayak verilen sözlerin tamamlanmaya başladığı döneme girdik. Çok sevgili iş arkadaşlarımdan birinin bana verdiği bir yemek sözü vardı. Kendisi o sözünü yerine getirdi geçen hafta. Kendimizi bir Brezilya restaurantında bulduk. Ye- ye- ye üzerine kurulu restaurantımızdaki ziyafetten sonra ben gece mide fesatı geçirme tehlikesiyle karşıkarşıya kaldım. Sabahı zor ettim. Benden size tavsiye bir Brezilya restaurantına gidecekseniz mutlaka tüm gün birşey yemeden gidin :)))) bir de portekizcede hayır nasıl denir öğrenin. Garson arkadaşımıza kafamı aşağı-yukarı, sağa-sola sallamak suretiyle tüm olumsuz yüz ifadelerini takınarak hayır desem de kendisi bana servis vermeye devam etti ve bende otomatik olarak yemeye devam ettim tabi...siz aynı olumsuz tecrübeyi yaşamayın :) Bir de son olarak "Hallstatt" macerası kattım araya. İstanbul'a geldiğim dönemde Minecan ile- departmandaşım olur kendisi- facebookta gidilmesi gereken yerlere bakıyorduk sanırım :) Kendisi bana bir heyecan "bak buraya mutlaka git" diyordu bense "ama artık vaktim yok, ayrıca uzak" vb. bahaneler buluyordum. Ama bunu da başardım. Şahaneydi! tabii normalde bu küçücük köyün popüler sezonu yaz olduğu için çok boştu o ayrı. Ancak belki de ben o boşluk hissini sevdim. Sahibinin de içinde yaşadığı tipik bir köyevinde kaldım. Müze gezdim, dağ-tepe yürüdüm, tamamen lokal bir christmas marktı deneyimledim, bir ski resortu ziyaret ettim, azıcık defter kitap karaladım, bolca huzurla doldum ve döndüm. Aaaa bir de dönmeden önce rotamı değiştirip bir kez daha Salzburg yaptım. Çok güzeldiiiiiiii...Velhasıl gezme- tozma aktivitelerime bir yenisini daha ekledim. Konu ile ilgili fotolarımı da zaten görebilirsiniz. Hallstatt rotası hazırlayan okuyucularıma da :PPPP her konuda yardımcı olabilirim bilginize! Yani herşey sizler için aslında. Yakında görüşmek üzere diye bitirebilirim sanırım artık...See you!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder